mükemmel şarkı, berbat klip.
Perşembe, Aralık 30
Pazartesi, Kasım 15
Cumartesi, Ekim 30
c'est pas bon, heh!
kahverengi bonibonun tadının daha güzel olduğunu düşünmeye başlayınca mı büyüyoruz şimdi tam olarak?
Perşembe, Eylül 30
Cuma, Ağustos 27
I hate the way you talk to me, and the way you cut your hair. I hate the way you drive my car. I hate it when you stare. I hate your big dumb combat boots, and the way you read my mind. I hate you so much it makes me sick; it even makes me rhyme. I hate it, I hate the way you're always right. I hate it when you lie. I hate it when you make me laugh, even worse when you make me cry. I hate it that you're not around, and the fact that you didn't call. But mostly I hate the way I don't hate you. Not even close, not even a little bit, not even at all
Salı, Ağustos 3
Çarşamba, Temmuz 7
The Ballad Of Reading Gaol
(...)Yet each man kills the thing he loves,
By each let this be heard,
Some do it with a bitter look,
Some with a flattering word,
The coward does it with a kiss,
The brave man with a sword!
Some kill their love when they are young,
And some when they are old;
Some strangle with the hands of Lust,
Some with the hands of Gold:
The kindest use a knife, because
The dead so soon grow cold.
Some love too little, some too long,
Some sell, and others buy;
Some do the deed with many tears,
And some without a sigh:
For each man kills the thing he loves,
Yet each man does not die.(...)
By each let this be heard,
Some do it with a bitter look,
Some with a flattering word,
The coward does it with a kiss,
The brave man with a sword!
Some kill their love when they are young,
And some when they are old;
Some strangle with the hands of Lust,
Some with the hands of Gold:
The kindest use a knife, because
The dead so soon grow cold.
Some love too little, some too long,
Some sell, and others buy;
Some do the deed with many tears,
And some without a sigh:
For each man kills the thing he loves,
Yet each man does not die.(...)
Salı, Haziran 22
ciddi bir dini siteden seçilmiştir:
2615- Alt katımız mescid. Mescidin üstünde oturuyoruz. İmamı görebilmek için büyük delik açtık. Evden imama uymak caiz mi?
CEVAP: Mescidde yer yoksa caizdir. Ancak imamın sesini duyamıyanın namazı caiz olmaz.
2741- Almanyada müşterinin hırsızlık edip etmediğini kotrol ediyorum. Tesettürsüz kadınlara vazife icabı bakmam caiz mi?
CEVAP: Hayır.
CEVAP: Mescidde yer yoksa caizdir. Ancak imamın sesini duyamıyanın namazı caiz olmaz.
CEVAP: Hayır.
2785- Issız adaya kamp kurup, 20 gün kalan mukim olur mu?
CEVAP: Evet. Kamp ev sayılır.
2800- Biblo yaparak kazanılan para haram mı?
CEVAP: Evet.
CEVAP: Evet.
**değiştirilmeden yayınlanmıştır.
Pazartesi, Haziran 21
Çarşamba, Haziran 16
Salı, Haziran 15
Pazar, Haziran 13
Çarşamba, Haziran 9
Pazartesi, Mayıs 31
çarlinin çuku fabrikası gibi.
bu blogu ziyaret eden 1000. kişiye Selva Makarnaları Fabrikası'na bir gezi ve ömür boyu yetecek kadar makarna veriyoruz!
Pazar, Mayıs 30
i must say(2)...
söylicek başka sözüm yok sayın yargıç.
o konu sınavda çıkmıştı, o zaman da yapamamıştım zaten.
....
Cumartesi, Mayıs 29
Cumartesi, Mayıs 22
Cuma, Mayıs 21
bildiriyorum.
ne var ki?
canım sıkıldı.
ders çalışmam gerekiyo,biliyorum, ama canım klavyemin tuşlarının sesini dinlemek istiyo. ama anlamlı tık-tık-tıklarını sadece. anlamsız olanlar beni ajan gibi hissettiriyo, (BM ajanı diil, chuck gibi bi ajan mesela) ve bunu gerçekleştirebileceğim tek yer ya word ya da blogum. bilgisayarda microsoft office yüklü değil, yani blogdayım demek bu.
paylaşmak istediğim birkaç şey var, paylaşiyim;
beşiktaş iskelesinin yanmasına çok üzüldüm. umarım kimse oyuncağını unutmamıştır içeride bir önceki günün unutkanlığıyla.
hani yansımalar hiç kaybolmuyor ya evrende, o mekan yansa bile mi?
karşı dairede biri televizyon seyrediyo, ama hangi programı bilmiyorum.
nickelodeon digiturkte artık yayınlanmayacakmış. "digiturk'un aldığı kararla" deniyor, araştırdım, ve mtv türkiye ile nickelodeon'ın tek taraflı fesih beyanı ile digiturk tarafından çıkarıldığını öğrendim. hukuk bilmek canımı yaktı.
kablolu televizyonum var.
michael jackson'dan sonra "asla aynı olmicak" demiştim.
evet noktalama işaretlerini hiç umursamadım bu yazıyı yazarken. belki sonra düzeltirim.
sevgili tarhan selen, seni seviyorum.
moleskine aldım. kendimi önemli biri gibi hissediyorum. ilk sayfaya "kaybolursa getirene 100 dolar" yazdım.
TPD'nın açılımını sadece 2 kişi biliyor dünyada. ve bunu okurken bir tek o gülüyor.
sokak lambalarının amacını asla çözemedim. 20V luk enerji yayıyolar sadece.
tezim alıntı diil.
tez yazmadım.
ama yazsaydım alıntı olmazdı.
herşeyi attım.
bahar temizliğinden önce.
bugün okulun son günüydü.
yarınsa son gününden sonraki gün.
ben selva.
istanbul'dan bildiriyorum.
karşı çatıda martı yavruları var. evet, griler.
Salı, Mayıs 11
Cumartesi, Mayıs 1
may! no way!
yaşasın 1 mayıs!
Bugünün anlam ve önemini bu yazı dışında bırakarak, (-ki fiilen olmasa da tin-en her saniye oradayım) yaşasın 1 mayıs!
mayıs geldi inanamıyorum daha dün yılbaşıydı sanki. (ve ben hediyelerimi açıyodum)
ama ilkbahar geldi, doğumgünüm yaklaşıyo, dolayısıyla çok memnunum hayatımdan :))
Salı, Nisan 20
ve..
Paul döndü!
Evet, döndü.
Ayrıca buna Kendileri de dahil. Yok canım, o bi'yere gitmemişti. Sadece köprüyü geçiyo buraya gelmek için. :)
Pazartesi, Nisan 19
Pazar, Nisan 18
"bilgisayar ve erkekler", ya da "homo techno male sapiens"
En sonunda bilgisayarımı, ki- ben ona paul diyorum, tamire gönderdim!
Bana küfrettiklerine eminim uzuncana, perte çıkarmış bilgisayarı diye. Ama tam olarak öyle değil.
Tanıştığımızın 5. ayı ısınmaya başladı, ama öyle böyle değil, değeni evin etrafında odaları koşarak 5, apartmanın etrafında da 3 defa koşturuyordu.
İlişkimizin ilk yılında ise DVDsi bozuldu. Çok film seyretmişim, yetkililer öyle dediler. peki.
Ama bay-kargo-adamı bilgisayarı ankara'ya götürmek üzere alınca içimden bir parça koptu sanki. format atılmış bir bilgisayar dönecek geri. beni ve yaşadıklarımızı hatırlamayan yani. eternal sunshine of the spotless(ya da clueless?)mind gibi yani.
bilgisayarlar ve erkeklerin ne kadar benzer oldukları açık değil mi?
siz onları seversiniz, okşarsınız, nereye gitseniz yanınızda taşırsınız, ama yıllar aylar geçip siz sevdikçe onu, onun size ait parçaları kopar.
virüs girer mesela, 3-5 dosya gider, umursamazsınız, geri yüklersiniz, ya da zaten istemiyorsunuzdur dosyaları. (ya da istemediğinizi iddia ediyorsunuzdur-belki?)
sonra dvd-romu bozulur. göremez sizin ona neler kattığınızı, tanımlayamaz. sonra ısınır, sıkılır siz onu açtıkça, kapanmak ister.
tamire gönderebilirsiniz bir bilgisayarı. dilekçe yazarsınız yanında,
evet, hıı hıı format atabilirsiniz.
selva karcı.
ama araya giren süre sizden almıştır onu zaten. zaten başka eller tamir ediyor olur onu. sizin elleriniz tamirini bilmiyor çünkü.
geri geldiğinde gönderdiğiniz bilgisayar değildir o artık. yeni bilgilere, insanlara aç başka boş bir bilgisayardır.
zaten o da gider bir süre sonra, yenisi alınır. özlersiniz bir süre, ama bağlanmazsınız artık bilgisayarlarınıza. içindekileri aktaracak bir hard disk alırsınız, diğer bir bilgisayara bağlarsınız.
artık hard diskinizi bağladığınız her bilgisayar sizindir. "benim" kavramı yok olmuştur. herkesin bilgisayarı sizin olabilir pekala.
ama ne var ki ilk bilgisayarınızın izleri parmaklarınızdadır hala, unutmak mümkün değildir.
ama o sizi hatırlamazken, sizin onu düşünmeniz mümkün değildir.
yenisiyle yetininiz.
Bana küfrettiklerine eminim uzuncana, perte çıkarmış bilgisayarı diye. Ama tam olarak öyle değil.
Tanıştığımızın 5. ayı ısınmaya başladı, ama öyle böyle değil, değeni evin etrafında odaları koşarak 5, apartmanın etrafında da 3 defa koşturuyordu.
İlişkimizin ilk yılında ise DVDsi bozuldu. Çok film seyretmişim, yetkililer öyle dediler. peki.
Ama bay-kargo-adamı bilgisayarı ankara'ya götürmek üzere alınca içimden bir parça koptu sanki. format atılmış bir bilgisayar dönecek geri. beni ve yaşadıklarımızı hatırlamayan yani. eternal sunshine of the spotless(ya da clueless?)mind gibi yani.
bilgisayarlar ve erkeklerin ne kadar benzer oldukları açık değil mi?
siz onları seversiniz, okşarsınız, nereye gitseniz yanınızda taşırsınız, ama yıllar aylar geçip siz sevdikçe onu, onun size ait parçaları kopar.
virüs girer mesela, 3-5 dosya gider, umursamazsınız, geri yüklersiniz, ya da zaten istemiyorsunuzdur dosyaları. (ya da istemediğinizi iddia ediyorsunuzdur-belki?)
sonra dvd-romu bozulur. göremez sizin ona neler kattığınızı, tanımlayamaz. sonra ısınır, sıkılır siz onu açtıkça, kapanmak ister.
tamire gönderebilirsiniz bir bilgisayarı. dilekçe yazarsınız yanında,
evet, hıı hıı format atabilirsiniz.
selva karcı.
ama araya giren süre sizden almıştır onu zaten. zaten başka eller tamir ediyor olur onu. sizin elleriniz tamirini bilmiyor çünkü.
geri geldiğinde gönderdiğiniz bilgisayar değildir o artık. yeni bilgilere, insanlara aç başka boş bir bilgisayardır.
zaten o da gider bir süre sonra, yenisi alınır. özlersiniz bir süre, ama bağlanmazsınız artık bilgisayarlarınıza. içindekileri aktaracak bir hard disk alırsınız, diğer bir bilgisayara bağlarsınız.
artık hard diskinizi bağladığınız her bilgisayar sizindir. "benim" kavramı yok olmuştur. herkesin bilgisayarı sizin olabilir pekala.
ama ne var ki ilk bilgisayarınızın izleri parmaklarınızdadır hala, unutmak mümkün değildir.
ama o sizi hatırlamazken, sizin onu düşünmeniz mümkün değildir.
yenisiyle yetininiz.
Cumartesi, Nisan 3
arada bir haşlanmış havuç yemek gerek.
SK. diyeti GÜN: 1
sabah kahvaltısı:
1 hafta önce sokaktan alınmış kesekağıdı-kestanesini mikrodalga fırında ısıtıp nutellayla yemek.
ara öğün: magnum classic
öğle yemeği: makarna& tonbalığı& mısır& kaşar peyniri
ara öğün: carte d'or vanilya & hershey's
akşam yemeği: daha fazla makarna.
sonracıma ticaret çalışmaya çalışma ama başaramama, dolayısıyla moral düzelmesi için bir cornette.
35imde ölüvericem, niye olduğunu kimse anlamicak :D
sabah kahvaltısı:
1 hafta önce sokaktan alınmış kesekağıdı-kestanesini mikrodalga fırında ısıtıp nutellayla yemek.
ara öğün: magnum classic
öğle yemeği: makarna& tonbalığı& mısır& kaşar peyniri
ara öğün: carte d'or vanilya & hershey's
akşam yemeği: daha fazla makarna.
sonracıma ticaret çalışmaya çalışma ama başaramama, dolayısıyla moral düzelmesi için bir cornette.
35imde ölüvericem, niye olduğunu kimse anlamicak :D
Cumartesi, Mart 6
now, now.
Hayır, hayır!
Kesinlikle sıkıldığım için yazmıyor değilim bloguma. Bilgisayarım tamire gitmeli sadece. Açılmıyor çünkü.
Ve ben onu özledim.
Diğer bilgisayarı kullanınca ötekini aldatıyormuşum gibi geliyor.
O yüzden.
Başka bir nedeni yok yani.
Geri dönücem.
Kesinlikle sıkıldığım için yazmıyor değilim bloguma. Bilgisayarım tamire gitmeli sadece. Açılmıyor çünkü.
Ve ben onu özledim.
Diğer bilgisayarı kullanınca ötekini aldatıyormuşum gibi geliyor.
O yüzden.
Başka bir nedeni yok yani.
Geri dönücem.
Salı, Mart 2
hi, i'm sam.
sesimin çıkmamasından nefret ediyorum. ağzımı açınca ses çıkmasından hoşlanıyorum çünkü. konuşmayı seven bi insanım ben. ne biliyim konuşup dururum ben yani. (dimi, azizim?) ve evet, "ışıklarda inebilir miyim?" dediğimde duyulmasını, ve gerçekten inebilmeyi; "pardon ben ehliyetimi alıcaktım bugün" dediğimde de, adamın bana kaşlarını çatarak "heeööö?" demeden, "hıı hıı, beni takip edin " demesini isterdim.
çorbadan başka bir şey içememek de cabası.
microsoft sam gibiyim.
çorbadan başka bir şey içememek de cabası.
microsoft sam gibiyim.
Pazartesi, Şubat 22
on/off uzmanlık dersleri
demek ki, neymiş, asla asla asla asla bir tanıdığınızın o sırada süregelen gösteri, düğün, nişan, vb. 'yi çekmeniz için video kamerasını uzattığında kabul etmeyecekmişsiniz.
çünkü kameranın nasıl çalıştığını anlamadığınız için o sırada katıldığınız dedikodular ve telefon konuşmanız da dahil tüm abuk subuk şeyleri kameraya alıp rezil olabilirmişsiniz.
selvadan dünyaya tecrübe meyveli yoğurt.
çünkü kameranın nasıl çalıştığını anlamadığınız için o sırada katıldığınız dedikodular ve telefon konuşmanız da dahil tüm abuk subuk şeyleri kameraya alıp rezil olabilirmişsiniz.
selvadan dünyaya tecrübe meyveli yoğurt.
Pazartesi, Şubat 15
Perşembe, Şubat 4
söz konusu laalaalalalalaa'yı buldum!
Empire Of The Sun - We Are The People .mp3 | ||
Found at bee mp3 search engine |
Pazartesi, Şubat 1
it's all about naussé and a little bit of a priori.
bence sartre yalan söylüyor. hayatı mide bulantısı olarak görmek mantıklı olabilir(ve evet, bunu tamamen reddetmek için sartre'ı fazla seviyorum). ama bütün bunlar Simone onu yeteri kadar sevmedi diye olabilir mi diye düşünüyorum bazen? ama simone gerçekten 2 erkekle aynı evde yaşayınca içine kapandı diye düşünüyorum bazen. çünkü o yılların kadınlarına göre oldukça özgür fikirliydi. sonuçta moulinex kullanarak "kendine ve kocasına daha çok vakit ayıran kadınlardan" değildi. donna reed'le arkadaş olduğunu dahi düşünemiyorum simone'un. ama yine de geceleri yatak odalarına giremiyorsak filozofları okumak ne denli bize onların düşüncelerini anlatabilir ki? yani günümüzün magazin-sever-dünyası aslında bizi filozof ve filozofienne(!) lerin beyinlerine daha da mı yaklaştırıyor?
ama simone'u anlayabiliyorum. simone'u parisienne'ler anlamadı. ama 5o küsur yıl sonra onu anlayabiliyorum. zavallı simone. sartre kendi daktilosunu kendi tamir ediyor olmalı.
ama simone'u anlayabiliyorum. simone'u parisienne'ler anlamadı. ama 5o küsur yıl sonra onu anlayabiliyorum. zavallı simone. sartre kendi daktilosunu kendi tamir ediyor olmalı.
Cuma, Ocak 29
step back.
fransızca bilmeden, hatta fransız biriyle 2 cümle ingilizce bile konuşmadan (hatta ingilizce de bilmeyen) orada burada fransızca bildiğini göstermek amaçlı fransızca şeyler yazan insanların varolması bazen sinirime dokunuyor.
herkes yerini yönünü bilsin dimi, canım?
herkes yerini yönünü bilsin dimi, canım?
Cumartesi, Ocak 23
Yes fair. The fairest. The Snow White of fair.
You don't need shoes. In my day, we walked twenty miles in the snow just to get to our shoes.
Perşembe, Ocak 21
trallalla 2.
yeni gözdem Wave Machines. pek de yeniler yahu. sözleri bile bulunmuyor google'dan. eksen'deki tuhaf konuşan dj(mabbas kendisi) söylediği zaman (veev meşins), pek sallamamıştım ama şimdi günde 2 şarkılarını dinlemeden ayaklanamıyorum.
mabbas da bi tuhaf. adam istanbul'da one love'dan tutun da santralistanbul'dakilere kadar neredeyse tüm parti ve konserlerde djlik yapmış, adını duymadım daha.
dergideki editörüm duymasın =:) (gülen tavşan)
neyse, veev meşins diyoduk. wave if you're really there adlı parçaları-müzikal açıdan alakası yok ama- the turtles boşuna çabalamış dedirtiyor insana.
şaka şaka tabi, o kadar da değil.
Çarşamba, Ocak 20
Pazar, Ocak 17
.ɯnɹoʎızɐʎ uǝʇsɹǝʇ
düz(den)! yazıyorum.
istanbul'dan yazıyorum.
yorum yazıyorum.
'muz' yazıyorum.
zoom yapıyorum.
kumda yatıyorum.
mum yakıyorum.
mumya yapıyorum.
yaya satıyorum.
sayım yapıyorum.
istanbul'dan yazıyorum.
yorum yazıyorum.
'muz' yazıyorum.
zoom yapıyorum.
kumda yatıyorum.
mum yakıyorum.
mumya yapıyorum.
yaya satıyorum.
sayım yapıyorum.
Çarşamba, Ocak 13
Salı, Ocak 12
havuçlar, çilekler ve elma ağaçları.
babamın hatrına farmville oynuyorum.
n'apiyim, havuç dikelim beraber dedi, kıyamadım.
Pazartesi, Ocak 11
peki ama kaç tavşan komşumdur?
ee n'olucak ki şimdi, dedi.
boşver dedim, öğrendi o kelimeleri bi' kere. unutturamazsın ki, papağan mı o?
papağan tekrarlar, dedi. tekrarlamadı mı?
oğlaktır o, inadına yapar.
bilir ama.
ufak daha..
Pazar, Ocak 10
Cumartesi, Ocak 9
eh babaları yazın buzdolabına girince çocuklar kışın çorba oluyor.
4 yaşında çocuk düdüklü tencereye sıkıştı
Şanlıurfa'da 4 yaşındaki bir çocuk evde oyun oynarken girdiği düdüklü tencerede sıkıştı. Ailenin çocuğu tencereden çıkarma uğraşı sonuç vermeyince, itfaiyeden yardım istendi.
Güncelleme: 20:22 TSİ 09 Ocak. 2010 Cumartesi
ŞANLIURFA - Eyyübiye Mahallesi'ndeki Yıldız ailesinin kızı Esma, evde oyun oynarken düdüklü tencerenin içine girdi. Sıkışan çocuk tencereden çıkamadı.
Aile küçük kızı, hastaneye götürdü, doktorların çabaları fayda etmedi. Bunun üzerine itfaiyeden yardım istendi.
Perşembe, Ocak 7
"seradan selva hanım geçti."
Neymiş?
Küçük Selva asla asla asla vodka içmicekmiş bi daha...
Sonuç;
9 saate yakın bir mide bulantısı
hafızada boşluklar
merdivenlerden taşınmak
dün akşamın kahramanı zavallı küçük sevdicek Tarhan'ı uykusuz bırakmak
sigara satmaya çalışan kızcağızın yüzüne puhaaa diye gülmek. (özür dilerim, gerçekten!)
her şeye rağmen uyanınca herşey düzelmişti.
Ama yine de mutluyuz hayatımızdan.
dii mi, dii mii??
=:))
Pazartesi, Ocak 4
Pazar, Ocak 3
"Dedim ya, tılsımı var onun. Aniden güvercin de çıkarır, tutup yaşamınızı bi saniyede masala çevirir.. Bitmesin istersiniz.."
"öpücük balığım benim, şamfıstığı yüzyıl mıymış, ölüm gelinceye kadar mıymış?"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)