Salı, Eylül 22

The aliens did it.

"Napolyon olduğunu sürekli düşlemekten hoşlanan adamla, kendini Napolyon sanan adam arasındaki fark, mutlu hayalci ile mutsuz şizofren arasındaki farktır." demiş Orhan Pamuk, İstanbul adlı romanında. Yani biz de, diyebiliriz ki; gece yıldızları görmek için gökyüzünü sürekli seyreden adamla, bir Nasa çalışanı arasındaki fark, birinin sadece gece, diğerinin ise hem gece hem de gündüz yukarıya bakıyor olmasıdır. "Bir başka dünya hayal etmeden, bir başka kimliğe bürünmeden yaşayamayan 'şizofrenik' kişiyi çok iyi anlarım ama, ikinci aleme esir olduğu, geri dönebileceği mutlu ve sağlam bir 'asıl' dünyası olmadığı için şizofrenlere acır ve onları (gizlice) küçümserim" diye devam eder Orhan Pamuk, romanında. Bunu kendi örneğimize uyarladığımızda aslında bir Nasa çalışanının mutsuz olduğunu çıkarıyoruz.
Çünkü, bir Nasa çalışanı, sabah kalktığı zaman da bir Nasa çalışanı olmaya devam eder. Ama gece yıldızları görmek için gökyüzüne bakan adam, ertesi sabah bir daha kafasını kaldırmamaya karar verebilir.
Nobel Edebiyat ödülü veren tayyörlü teyzelerle, papyonlu amcalar uzaybilimine inanmıyor olabilirler mi? İnanmıyorlarsa, bu onların hayalgüçlerinin olduğu anlamına mı, yoksa olmadığı anlamına mı gelir peki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder