Cuma, Mayıs 21

bildiriyorum.

ne var ki?
canım sıkıldı.

ders çalışmam gerekiyo,biliyorum, ama canım klavyemin tuşlarının sesini dinlemek istiyo. ama anlamlı tık-tık-tıklarını sadece. anlamsız olanlar beni ajan gibi hissettiriyo, (BM ajanı diil, chuck gibi bi ajan mesela) ve bunu gerçekleştirebileceğim tek yer ya word ya da blogum. bilgisayarda microsoft office yüklü değil, yani blogdayım demek bu.
paylaşmak istediğim birkaç şey var, paylaşiyim;

beşiktaş iskelesinin yanmasına çok üzüldüm. umarım kimse oyuncağını unutmamıştır içeride bir önceki günün unutkanlığıyla.

hani yansımalar hiç kaybolmuyor ya evrende, o mekan yansa bile mi?

karşı dairede biri televizyon seyrediyo, ama hangi programı bilmiyorum.

nickelodeon digiturkte artık yayınlanmayacakmış. "digiturk'un aldığı kararla" deniyor, araştırdım, ve mtv türkiye ile nickelodeon'ın tek taraflı fesih beyanı ile digiturk tarafından çıkarıldığını öğrendim. hukuk bilmek canımı yaktı.

kablolu televizyonum var.

michael jackson'dan sonra "asla aynı olmicak" demiştim.

evet noktalama işaretlerini hiç umursamadım bu yazıyı yazarken. belki sonra düzeltirim.

sevgili tarhan selen, seni seviyorum.

moleskine aldım. kendimi önemli biri gibi hissediyorum. ilk sayfaya "kaybolursa getirene 100 dolar" yazdım.

TPD'nın açılımını sadece 2 kişi biliyor dünyada. ve bunu okurken bir tek o gülüyor.

sokak lambalarının amacını asla çözemedim. 20V luk enerji yayıyolar sadece.

tezim alıntı diil.

tez yazmadım.

ama yazsaydım alıntı olmazdı.

herşeyi attım.

bahar temizliğinden önce.

bugün okulun son günüydü.

yarınsa son gününden sonraki gün.

ben selva.

istanbul'dan bildiriyorum.

karşı çatıda martı yavruları var. evet, griler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder